Haberler ve ToplumFelsefe

Felsefe ve mitoloji: benzerlikler ve farklılıklar

Felsefe tek başına ortaya çıkamazdı. Bir bilim olarak ortaya çıkışı, daha önce var olan insan bilincinin diğer biçimlerinden önce gelmiştir. Ve "mitoloji" ortak adı tarafından birleştirilen diğer tür ve formların hakim olma aşaması, insanlık tarihinin derinliklerine dayandığı için daha uzun bir tarihsel zaman alır.

Felsefe ve mitoloji tek bir bütünün parçalarıdır, çünkü ilki ikincisinin edindiği deneyim temelinde oluşturulmuştur.

Gerçek şu ki, mitolojik bilincin en eski bilince ait olduğu bilinmektedir. Efsaneler koleksiyonunu birleştiren bu tür tarihsel formdur. O sırada insan bilincinin temelini oluşturuyorlardı.

Efsane, var olma algısının bu biçiminin ana yapısal öğesidir. Felsefe ve mitolojinin kökleri biriciktir, bu eski efsanedir, özü bilimdeki birçok teoriden daha az gerçek değildir. Gerçek şu ki, tüm mitler davranışsal mantığın gerçekleşmesidir ve a priori bir mantık değildir. Bununla birlikte, binlerce yıl önce varoluşun temeli oldukları için, modern bilimsel yaklaşımlar ile tarihsel geçmişim arasında önemli farklılıklar vardır.

Böylece, felsefe ve mitoloji arasındaki ilk fark, ikinci biçimin altında yatan bilincin teorik olmadığı, ancak birçok kuşağın pratik tasvirleri, deneyimleri ve dünya algısı temelinde geliştirilmiş olmasıdır. Buradaki bütün ana yapısal birimler ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır ve tek bir sistemi temsil eder. Dahası, sonraki bilim kuramlarında kavramların birbirine karıştırılmasının karşıt konumları (örneğin, fantezi ve gerçeklik, şey ve sözcük, yaratılış ve adı) ele alacağına dikkat ediyoruz.

Felsefe ve mitoloji birbirinden farklıdır, çünkü efsanede herhangi bir çelişki yoktur; filozofların tüm kararlarında fenomenlerin konumlandırılması merkezi bir yer kaplar.

Buna ek olarak, yeryüzündeki tüm varlıkların genetik bütünlüğü kavramı vardır, ancak gelecekte böyle bir algı mantık ve anlam taşımayan bir görüş olarak görülür.

Kutsal ve kutsal olan her şeyin felsefeye yabancı olduğunu not edelim. Kararlar az veya çok gerçek temelleri olan varsayımlara dayanmaktadır. Fakat mitolojide, atalar tarafından miras alınan putlara bütün hayat durmalıdır. Bu zaman bilinci, yeryüzündeki yaşam türünün iki dönem halinde bölünmesiyle kanıtlanan bu bilinçle yabancıdır: "altın çağ" ın (o zamandaki insanlar mükemmeldir) ve "kâfir" dönem (bütünüyle şımarık) dönemi.

Mit, soyut biçimlerin, mecazi ve duygusallığın zayıf gelişimine dayanan bir işaret sistemidir. Bununla birlikte, felsefe ve mitoloji tam olarak bu kavramlarla bağlantılıdır, çünkü böyle bir insan ve dünya algısı, tarihsel gelişmenin bir sonucu olarak ortadan kalkamaz. Gerçek şu ki, teori, tecrübeyle bir memnuniyetsizlik duygusu ve pratik temeller çizmeden dünyayı kavrayma arzusu olduğunda, insan hayatının gerekli bir özniteliği haline gelir. Felsefe, kökenlerini efsanelerde ve efsanelerde görmeyen bir düşünce üzerine kuruludur. O inanç değil teorilerini desteklemektedir, ancak kanıttır.

Öyleyse, felsefe ve mitoloji, var olan benzerlikler ve farklılıklar ayrılmaz ve eş zamanlı olarak işlev görür. Her iki tarihsel yönde de, sürpriz olarak adlandırılan ve daha ileri bilgi için harekete geçen yönteme dayanıyor. Mitolojinin kabul edilmesi gereken kendine yeterli bir sürpriz taşıdığı ortaya çıkıyor. Fakat bu aşamadan sonraki felsefe, biliş zamanı ve bu ya da bu kavramın kanıtlarını araştırmaya başlar.

Genel olarak, felsefe mitolojinin mantıklı bir şeklidir.

Similar articles

 

 

 

 

Trending Now

 

 

 

 

Newest

Copyright © 2018 tr.atomiyme.com. Theme powered by WordPress.